İnternet, İnter (arasında) ve net (ağ) kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Bu da “Ağlar arasında” anlamına geliyor.

İnternet tüm kısıtlama ve sınırlardan bağımsız, merkezi kontrol dışında işlev gösteren ve bilgisayarların bir ağ dâhilinde birbiri ile bağlantıda olmasını sağlayan bir iletişim ağı olarak nitelendirilir. Kısaca internet TCP/IP olarak adlandırılan bir transfer kontrol protokolünün kullanılması suretiyle bilgisayar ağlarının birbirine bağlanmasını sağlayan elektronik iletişim ağı olarak nitelendirilir.

İnternetin Türkçe’deki anlamı genel ağ olarak belirtilir. İngilizce tam karşılığı ise kendi içinde bağlantılı olan ağlar bütünü olarak tanımlanır. Bu sebeple de İngilizce “interconnected networks” kelimesinden türetilmiştir.

İnternet sayesinde bilgiye erişim dünya çapında yerine getirilebilmektedir. Bulunulan konumdan bağımsız olarak bilgi paylaşılabilir, kolaylıkla iletişim kurulabilir. İnternet TCP/IP olarak adlandırılan sisteme sahip olan tüm cihazların birbirine bağlanmasına olanak tanır.

İnternet bir yönüyle birbiriyle ile bağlı olan telefon hatlarıyla benzer prensiplerle çalışır. Dünyanın pek çok yerinde internet hala mevcut olan telefon hatları üzerinden işlev göstermeye devam etmektedir. Ülkelerarasında örülü olan karasal hatlar mevcuttur. Ayrıca okyanus altına da fiber kablolar ile uydu alt yapısı döşenmiş haldedir. Bu hatlar sayesinde ülkeler internet ağı ile birbiriyle bağlantı içerisinde olup iletişim olanağı elde edilir. İnternet sayesinde bilgiye her an konumdan bağımsız olarak kolaylıkla ulaşılabilir.

 

İnternet Nasıl Çalışır?

Gelişen teknolojik olanaklar sayesinde kablosuz ağ üzerinden internete bağlantı sağlanır. Ancak internet hizmeti yer altına döşenen kablo hatları vasıtası ile gerçekleşir. Wi-Fi yani kablosuz internet ile bağlantı router adı verilen bir yönlendirici ile işlev gösterir. Yönlendirici ile kablo ağlarına bağlantı kurulur. Akıllı telefon veya tabletler ile internete bağlanmak için kablo ağına bağlı bulunan bir baz istasyonuna ihtiyaç duyulur. İnternet ağı yeraltına döşenen fiber optik kablolar ya da elektrik direklerine bağlı halde bulunan klasik kablolar ile sağlanır.

İnternet server adı verilen sunucular ile client olarak adlandırılan istemcilerden oluşan bir yapıya sahiptir. Sunucular diğer makinelere hizmet verir, internete doğrudan bağlantılı olarak çalışır. Elektronik posta sunucusu, veri sunucusu ile web sunucusu gibi sunucu çeşitleri bulunur. Tüm sunucular sabit internet protokolü yani statik IP adresine sahiptir. IP adresleri sayesinde bilgisayarlar arasında bağlantı kurulur.

Evde kullanılan bilgisayarlar doğrudan olmayacak şekilde internet hizmet sağlayıcısı ile internete bağlanır. Yani kablosuz internet bağlantısı kullanılır. Bu sebeple de evdeki bilgisayarlara istemci adı verilir. Servis sağlayıcısı tarafından sunulan internet hizmeti ile bilgisayar sunucunun sahip olduğu IP adresine bağlanır. Böylece kullanıcı internete erişim sağlar.

İnternet hızınızı ölçmek ve altyapınızın alabileceği hızı kontrol etmek için hız testi ve altyapı sorgulama sayfalarımızı ziyaret edebilirsiniz.

 

İnternetin Tarihçesi

1950'li yıllarda bilgisayar kavramının gelişme göstermeye başlaması cihazlar arası veri aktarımını gündeme taşıdı. Dijital ağındaki paket tasarımlar ise başta ABD olmak üzere Fransa ve İngiltere'de bulunan laboratuvarlarda geliştirildi. İnternet tarihte yerini alırken bir yandan da ABD Savunma Bakanlığı, ilk protokol olan ARPANET'i kullanmaya başladı. Bu ağ üzerinden gönderilen ilk mesaj ise Los Angeles'ta bulunan Kaliforniya Üniversitesi’ndeki bir profesörün bilgisayarına gitti.

1981 yılında yapılan geliştirme çalışmaları neticesini vererek ARPANET, daha büyük ağlara bağlanabilen bir yapıya kavuşturuldu. Dijital haberleşmenin öncüleri arasında 19. yüzyılda kullanılan telex makineleri olsa da bu durum 20. yüzyılın başlarında modern anlamda geliştirilmiştir. Ağ paylaşımı yapan ilk bilgisayarlar, dönemin teknolojisinin izin verdiği düzeyde yani sadece ana bilgisayarlar arasında bulunan iki nokta üzerinde veri akışına izin verebiliyordu.

Zaman içerisinde bu sistem de geliştirilerek ana bilgisayar ya da terminaller arasında bulunan mesafenin önemi ortadan kalkmıştır. Yüksek bağlantı hızının da keşfedilmesi ile internetin tarihçesi farklı bir boyuta taşınmıştır. İki cihaz arasında dosya paylaşımı da artık rahatlıkla yapılabilmektedir. Fakat bu durumda ortaya çıkan sorunların başında iki nokta arasında veri akışını sağlayacak olan fiziksel ağın herhangi bir biçimde zarar görme ihtimali gelmektedir. İnternet kavramı ise tarihte ilk kez Vint Cerf ve Bob Kahn tarafından TCP protokolünde telaffuz edilmiştir.

 

İnternet’in Günlük Hayata Girişi 

Word Wide Web Protokolü 1991 yılında geliştirilse de internet ağının evlerde kullanımı 1998 yılına kadar uzanmaktadır. Şu anda dünya çapında yaklaşık olarak 2 milyardan fazla insan günlük pek çok işini dijital ortamdan yürütmektedir. Dijital ağ bağlantısında ve kullanımında 2000'li yıllar ile birlikte büyük gelişmeler görülmüştür.

Günümüzde dijital ortam sadece veri akışı sağlamak amacı ile değil, bunun yanı sıra sohbet etmek, alışveriş yapmak, video ve film izlemek gibi farklı aktiviteler için de kullanılmakta. Dijital bağlantı dünyada pek çok kişi için hayatın vazgeçilmezi durumundayken ülkemizde de ağ bağlantısından yararlanmakta olan ortalama 45 milyon kişi bulunuyor.

 

Türkiye’ye İnternet Ne Zaman Geldi?

Türkiye’de ilk internet bağlantısı, 12 Nisan 1993 tarihinde yapılmıştır. İlk yıllarında sadece TÜBİTAK ve üniversitelerin kullanımına izin verilen ve sadece ODTÜ ve Ege Üniversitesi üzerinden bağlanılan internete bugün her isteyen, istediği internet servis sağlayıcı üzerinden bağlanabilmektedir.

Türkiye'de internet başlangıçta, tüm dünyada olduğu gibi, bilgi aktarımı amacıyla kullanılmıştır. 1995 yılı içinde, dünyadaki gelişime paralel olarak, Türk girişimcileri de günden güne artan bir talep ile internet ortamını; web sayfaları, elektronik posta ve diğer servisleri ile kullanıcıların beklentileri doğrultusunda etkileşimli olarak, özellikle tanıtım ve pazarlama için kullanmaya başlamışlardır.